2019-02-25

Türkiye Sınai Haklar: 2015-2018 Panoraması

Jeopolitik konjonktür ve küresel makroekonomik gelişmeler dikkate alındığında, 2018 yılı Sınai Haklar başvuru sayıları hedeflenenin altında kaldı. TÜRKPATENT verilerine göre, 2018 yılı yabancı başvuru sayılarında pozitif yönlü bir trend gerçekleştirdiğinden bahsedebiliriz.

Patent dahil olmak üzere, Sınai Haklar başvuru adetlerindeki negatif seyreden trend, Türkiye’nin ve aslında global konjoktürün içerisinden geçtiği 2016-2018 döneminden kaynaklanıyor. En yumuşak geçişi markada gözlemliyoruz. Fakat resmi veriler açıkça gösteriyor ki, Ağustos 2018’de finansal piyasalarda gerçekleşen sert volatil hareketler, yılın geri kalan dönemindeki hem genel ekonomik aktivitelerde hem de Sınai Haklar alanı özelinde bir tahribat yarattı.

Bu sebepten, 2018 istatistikleri Türk ekonomisinin potansiyeli düşünüldüğünde, gerçek resmi tam olarak vermemektedir. Özellikle 2019’daki toparlanma ve 2018 baz etkisi ile birlikte, 2019 yılı ülke ekonomisi ve Sınai Haklar alanında pozitif yönlü bir ivme kazanmasını bekliyoruz.

2018 yılının görünümü ve genel hatları üzerine analiz yapabilmek için, öncelikle 2015-2017 dönemlerini de doğru anlamak ve yorumlamak gerekiyor. Ekonomik gelişmeler ile pozitif korelasyona sahip olan Sınai Haklar, daha yüksek katma değerli mal ve hizmet üretimi konusunda önemli bir gösterge olmaya devam ediyor. Bu sebepten, ülke olarak daha güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomiye ulaşabilmek için atılan tüm adımlar arasında, Sınai Haklar alanının çarpan etkisi en büyük faktörlerin başında geldiği gerçeği de Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Resmi Gazete’de yayımlanmasından anlaşılıyor. Ülkelerin GSYH sıralaması ile Sınai Haklar istatistikleri arasında ilişki kurulmaya çalışıldığında, açıkça görülüyor ki iki zaman serisi arasında istatistiksel olarak geçerli bir ilişkiden bahsedebliriz.

2015-2017 Genel Görünümü

TÜRKPATENT istatistiklerine göre, patent, faydalı model, marka ve tasarım başvuru sayıları 2015-2017 döneminde aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir.

Patent başvurularında 2017’de göreceli olarak hız kesmiş olsak ta, 2015-2016 periyodu patent konusunun öneminin gittikçe kavrandığı ve arttığı görülmektedir. Özellikle 2016 1.çeyrekteki ortalama %12.3’lük artıştan sonra, son üç çeyreğin ortalaması %23.7’ye çıkıyor ve ilk çeyrek performansını ikiye katlıyor. 2016 yılının geriye kalan bu dönemlerindeki agresif artış oranı (15 Temmuz etkisi de göz önünde bulundurulduğunda), aslında patentin şirketler için ne kadar önemli olduğunun gösteriyor. 2017’nin de %15’ler seviyesinde performans göstermesinin bir sebebi de 2016 2.yarısında başlayan hızlı toparlanma süreci ve 2017 1.Çeyrek’teki %23.68’lik pozitif değişim.
Kategori2015Değişim2016Değişim2017Değişim
Patent13,958%12.7916,778%20.2019,283%14.93
Faydalı Model3,583%0.423,534%-1.373,320%-6.06
Marka110,679%-0.78107,176%-3.17121,108%13.00
Tasarım46,413%-5.6946,500%0.1946,853%0.76
Tabloda da görüldüğü üzere, 2015-2017 dönemi ortalamalarına baktığımız zaman, patent ve marka başvuru sayılarının pozitif değişim içerisinde olduğunu çıkarabiliriz. Fakat, faydalı model için ise aynı sonuca ulaşmak pek mümkün değil. Bunda TÜBİTAK tarafından patente verilen teşvik ve desteklerin faydalı model için verilmemesi etkili olmaktadır. Gelişen Sınai Mülkiyet bilinci faydalı model sayılarının azalması patent sayılarının çoğalması şeklinde de ortaya çıkmaktadır. 2016 yılındaki negatif değişim, 15 Temmuz 2016’da yaşadığımız vahim olayın bir sonucu olarak yorumlanabilir. Özellikle, yine TÜRKPATENT verilerine bakacak olursak, 2016 İlk 6-Aylık faydalı model başvuruların 2015 aynı döneme göre değişimine baktığımızda, ortalama %6.2’lik pozitif bir değişim görüyoruz. Fakat, 2016 İkinci 6-Aylık döneme bakarsak, ortalama değişim yaklaşık %-9.0 seviyelerinde gerçekleştiği görülüyor ve 2016 yılının performansını açıklıyor. 2017’de ise, Türkiye’ye özel bir durum olmayıp, diğer ülke verilerinde de bir aşağı yönlü değişim olduğu gözlemlenmekte. Özellikle WIPO raporunda da gösterildiği üzere, Türkiye’nin de dahil olduğu Top 20 Listesi’ndeki 2017 faydalı model başvuru sayılarında sadece 5 ülke pozitif değişim gerçekleştirmiş. Geriye kalan 14 ülke (Çin hariç çünkü WIPO, 2017 yılında Çin Patent Ofisi’nin veri toplamada kullandığı methodu değiştirdiği için değişim oranının hesaplanmasını doğru bulmadı) ise negatif değişim performansı gerçekleştimiş. Negatif değişim gösteren ülkeleri ortalaması %-6.78 olup, Türkiye bir bakıma %-6.1’lik performansı ile göreceli olarak daha pozitif bir sonuç elde etmiştir.

Tasarım tarafına bakıldığında ise görüleceği üzere, 2011-2015 arasındaki aşağı yönlü trend, 2016-2017 dönemi boyunca, pozitif tarafa geçip, umutlandırıcı bir performans sergilemiştir. Özellikle toplam tasarım başvurularının yaklaşık olarak %12-14’ünü oluşturan Lahey başvuruları, 2017’de %7.79’luk artış ile tasarım tarafındaki itici güç olmuştur.

Tekrardan WIPO raporunun belirttiği üzere, markada 2017 yılında tüm dünya genelindeki başvuru sayısı (9.11 Milyon), 2007 yılındaki başvuru sayısının (3.5 Milyon) nerdeyse üç katı olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de de bu trende paralel olarak 2011 yılından bu güne ilk çift haneli pozitif değişim olan %13, ilerisi için umut verici bir değişim noktası olarak gerçekleşmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2017 yılı değişimi olan %12.6’nın üzerinde bir performans göstermiş olsakta, potansiyelimize bakıldığı zaman, daha gidebilecek çok yolumuz olduğu da aşikar.

2018 Analizi

Özellikle patent ve marka başvurularının aylık verileri dikkatlice incelendiğinde görüleceği üzere, Ağustos 2018’e kadar bir önceki yıla göre değişim oranları gayet pozitif bir çizgide ilerliyor. Fakat, Ağustos 2018’de yaşadığımız döviz atakları, doğal olarak yılın geri kalanını negatif doğrultuda etkilediğini görüyoruz. Marka başvurularında ilk 7-aylık dönmede değişim %2.6 iken, geri kalan aylarda %-5.9’a düşüyor.Yine aynı şekilde, patent başvurularında ilk 7-Aylık dönemdeki ortalama değişim %3.8 iken geri kalan aylarda bu rakam %-5’e geriliyor.

2018 yılı TÜRKPATENT’in açıklanan resmi verilerine göre, 2018 12-Aylık dönemi kapsayan periyotta patent başvurularında aynı dönemin 2017 yılına göre %-4.04’lük aşağı yönlü bir performans sergilendiği görülüyor. Geçmiş yıl değişimlerine bakıldığı zaman yerli başvurulardaki negatif performans, yabancılardaki artışı gölgede bıraktığı göze çarpıyor fakat gerek A.B.D.-Çin arasındaki ticaret savaşı gerekse de küresel borç seviyelerindeki yukarı yönlü trend, ister istemez dünya ekonomisini geniş çaplı bir yavaşlama ve soluklanma periyoduna soktu. Fakat, merkez bankaları ve hükümetlerin para ve mali politikaları sayesinde 2018 yine de risklerin mümkün olduğunca yönetilebildği bir yıl olarak gerçekleşti.

Özellikle Temmuz 2018’in bir önceki yılın aynı dönemine göre gerçekleşen değişimi, yerli ve yabancı başvurular olarak yaklaşık %28.3 gibi ciddi bir sıçrayış gerçekleştirmiş. Yabancı başvuru sayıları ve oranlarına da bakıldığında görüleceği üzere, Türkiye’ye olan ilgi içerisinde bulunduğumuz normalleşme sürecine rağmen gayet olumlu seviyelerde. Temmuz 2018’de markada %88.23 olan yerli başvuru oranı, yıl sonunda %87.95 olarak gerçekleşti. Bu bir bakıma yabancıların payının artması bakımından sevindirici bir değişim olsa da aradaki 28 baz puanlık değişimin 5 ayda değil, daha orta vadede kademeli bir şekilde gerçekleşmesi iç dinamikler bakımından daha sağlıklı olacaktır.

Grafikte de görüldüğü gibi, özellikle Temmuz-Ağustos dönemlerinden sonra trendin yukarı yönelme çabası görülüyor. Bu aslında Sınai Haklar alanının normu olarak kabul edilen bir hareket.

2018 11-Aylık başvuru verilerine ülkesel bazda baktığımızda ise, patent ve markada belli başlı ülkeler öne çıkıyor- (Faydalı Model’de %98-99 Yerli Oranı bulunduğundan, yabancı payı yok denilecek kadar az). Patentte 2,131 ile Almanya, 1,725 ile A.B.D. ve 677 ile İsviçre ilk üçte yer alan ülkeler. markada da buna benzer bir tablo olsa da, bu sefer A.B.D. 2,173 ile ilk sırada, onu 1,989 ile Almanya izliyor, ardından ise bu defa Çin 1,220 ve İsviçre 734 ile sıralanıyorlar. Her iki kategoride de bu ülkeleri Fransa ve İtalya izliyor.

Kümülatif değişim grafiğine bakıldığı zaman görüldüğü üzere, Temmuz-Ağustos arasında negatif yönün ardından, Ağustos-Eylül döneminden itibaren yukarı doğru sert bir yükseliş hareketi başlamaktadır. Özellikle marka tarafında, Almanya ve A.B.D.’nin agresif etkinliği net şekilde gözükmektedir. Patent tarafında ise, markaya nazaran daha stabil ve düzenli bir trend içinde giden iki zaman serisi görmekteyiz. Bu özellik, Almanya ve A.B.D.’nin Türkiye’ye yapmış oldukları patent başvurularındaki bakış açılarına dair bir izlenim çıkarabilir ve düzenli şekilde başvuru yapmaya devam ettiklerini söyleyebiliriz.

Sonuç

Çin’in son zamanların en agresif yükselen küresel gücü olmasında ve 2029’a kadar A.B.D.’yi geçerek, dünyanın en büyük ekonomisi olacağı yönündeki konsensus, sadece Sınai Haklar sıralamalarındaki yerine bakarak ta anlaşılabilir. Tüm kategorilerde açık bir şekilde en öndeler. Çünkü, OECD resmi verilerine[1] göre 1996 yılında Çin’in AR-GE harcamalarının GSYH’ye oranı %0.56 iken bizim de %0.33 civarlarında fakat, 2016 yılına kadar bu dar fark giderek açılarak Çin için bu oran %2.11, bizim için ise %0.95 olarak gerçekleşmiştir. Şüphesiz, bizim de içinde bulunduğumuz jeopolitik konum ve gelişmeleri de düşündüğümüzde aslında çok ta negatif bir tablo ile karşı karşıya değiliz. Fakat aradaki farkın bu kadar sert bir biçimde açılması da potansiyelimizin altında seyretteğimizin gerçek bir yansıması.

Özellikle verilere dikkatlice bakıldığı zaman görülüyor ki, 2003 yılından itibaren 2009’a kadar sert bir yükseliş trendi var, ardından da 2016’ya kadar kademeli bir şekilde kendini yukarıya taşımaya çalışan bir seriden bahsediyoruz. Bu aslında, son olarak Resmi Gazete’de yayımlanan Sınai Mülkiyet Kanunu da göz önüne alındığında, ülke olarak bu alana daha fazla önem verilmeye başlandığının resmidir. Sadece üzerinde durulması gereken konu, Türkiye olarak, potansiyelimizin gerisinde kalmamamız gerektiği ve tüm faktörleri en optimal şekilde değerlendirerek, Sınai Haklar alanında da olmamız gereken yerlere bir an önce ulaşmak olmalıdır.

Baz etkisi de göz önüne alındığında, 2019 ve ilerisi için bir projeksiyon çizersek eğer, geçmiş dönemlerdeki pozitif trendin devam edeceğini ve ortalamanın üst kısmında performans sergileyeceğimiz beklenebilir. Aynı zamanda, özellikle regülatörlerin de bu alana daha da çok değer ve önem vermeye başladıkları dikkate alındığında, Sınai Haklar alanı ekonominin saklı değeri olmaktan çıkıp artık herkes tarafından bilinen ve kavranan bir faktör olacaktır.

A. Faruk Yamankaradeniz
Yönetim Kurulu Üyesi
faruk.yamankaradeniz@destekpatent.com