Ülkemiz 2014 Küresel İnovasyon Endeksinde 54.sırada iken 2015
Küresel İnovasyon Endeksinde 58. sıraya geriledi. Son yıllarda özellikle Ar-ge’ye
ayrılan payın bir önceki yıla göre artmasına rağman 4 puan gerilemenin bir
açıklaması olmalı. Hem kamu kurumlarına hem de özel teşebbüse verilen araştırma
ve geliştirme amaçlı maddi ve manevi destekler inkar edilemez boyutlardadır.
Buna rağmen İnovasyon Endeksinde 1-2 puan değil 4 puan gerileme gerçekleşmiştir.
Listenin ilk sırasında İsviçre, İkinci sırada İngiltere yer almaktadır. Üçüncü
sırada İsveç ve dördüncü sırada Hollanda bulunmaktadır. Onuda dünya devi Amerika
takip etmektedir. Amerika’yıda Finlandiya takip etmektedir. Dünya üzerinde pek
çok konuda lider konumdaki Amerika inovasyon konusunda 5.sıradadır. Almanya 12.
Japonya ise 19.sıradadır.
Bu sonuç aslında pekçok platformda vurguladığımız sorunun teknik bir sorun
olmadığı sosyolojik analizlerle desteklenmesi gerektiğinin somut bir çıktısıdır.
Yazılanlara açıklık getirmek gerekirse problem teknik problemden çok sosyolojik
bir problemdir. Dünya Değerler Araştırmasına göre ülkemiz güven düzeyinin en
düşük olduğu ülkeler arasındadır. İşin kötü tarafı yıllar içinde konuda gelişim
ve değişim olmuşken karşı tarafa güven konusunda bir gelişme olmamaktadır. Dünya
Değerler Atlasına göre ülkemizde 10 kişiden sadece biri diğer kişilere
güvenmektedir. Yani 50 kişilik bir arge merkezinde sadece 5 kişi çalışma
arkadaşlarına güvenmekte, 45 kişi çalışma arkadaşlarına veya diğer insanlara
güven duymamaktadır. Büyük işletme olmaya yaklaşmış bir kobide sadece 25 kişi
birbirine ve diğer insanlara güvenmekte 225 kişi ise kişilere güven
duymamaktadır.
Global İnovasyon Endeksinde ilk sırada yer alan ülkelerin Dünya Değerler
Atlasındaki güven konusundaki değerleri diğer ülkelere göre daha yüksektir.
İskandinav ülkeleri birbirine daha güvenen insanlardan meydana gelmektedir.
İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 80’lere yaklaşaktadır.
Bu sonuç ile ilgili tüm ülkenin görüşü alınsa yeridir. Gerçektende belkide
yapılması gereken budur. Ar-ge merkezleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri,
Teknoloji Transfer Ofisleri, Yenilikçi ve Girişimci Üniversiteler, TÜBİTAK,
Bilim ve Sanayi Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK),
Türk Patent Enstitüsü (TPE), KOSGEB, Sendikalar, TÜSİAD, MÜSİAD, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve diğer ilişkili kurumların bu sonuç karşısında
söyleyecek sözleri olmalı.
Mülkiyet haklarının kanun ile düzenlenmesi gerektiği anayasasında madde olarak
yer aldığı halde sınai mülkiyet haklarının kanun hükmünde kararname ile
düzenlenmiştir. Kanun taslağının mecliste görüşülüp kanunlaşması beklenmektedir.
Herşeye rağmen 1995 yılında çıkan kanun kükmünde kararnamede yürürlüğe girdikten
sonra üç ay içinde işçi buluşları ile ilgili yönetmeliğin çıkması öngörülmüştür.
20 yıl geçmesine rağmen işçi buluşları ile ilgili yönetmelik şekillenmemiştir.
Güven oranının %10 olduğu, sınai hakların kanun hükmünde kararname ile
düzenlendiği, işçi buluşları ile ilgili yönetmeliğin 20 yıldır düzenlenemediği
bir ülkede inovasyon kültürü oturtmak bir hayli güç olacaktır.